İnsanlık tarihinin en eski sanatlarından biri olan deri işleme sanatı, yüzyıllar boyu Anadolu’da yaşayan çeşitli uygarlıklar tarafından; ayakkabı, çanta, sandık, kap kaçak gibi ev eşyaların yanı sıra müzik aleti, cilt kapağı ya da deri üzerine yapılan işlemelerle süs eşyası gibi pek çok farklı alanda kullanılmıştır.
Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçüyle birlikte deri işleme sanatı gelişimini sürdürmüştür. 1077 – 1307 yılları arasında Anadolu Selçuklu dönemi, Türklerin ana yurtlarından taşıdıkları kültürle Anadolu’nun yerel kültür birikimlerinin bir sentezini ortaya çıkarır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise Türklerin deri ustalığı Ahilerin desteğiyle büyük ilerleme göstermiştir. Fatih Sultan Mehmet, fethettiği İstanbul’da Yedikule yakınlarında günümüzde Kazlıçeşme denilen yerde 33 salhane, 360 tabakhane yaptırmıştır. 16. ve 17. yüzyıllarda Türk dericiliği en parlak devrini yaşamıştır. Türklere özgü bir deri yapım yöntemi olan “sahtiyan”, bu dönemde dünyaca kabul görmüş ve İngilizce literatüre “Turkish Leather” olarak girmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu’da neredeyse her kasabada deri işlemeciliği var olmuştur. Dünyaca kabul görmüş Türk deri işlemeciliği, kalitesini günümüzde de devam ettirmektedir.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle beraber fabrikasyon ürünler her alanda etkisini giderek arttırdı. Bu sebeple de el işçiliği ile yapılan el sanatlarımız yavaş yavaş yok olmaya başladı …. Yazının tamamı için